Ana Sayfa » Kültürel Etkinlikler
AÇIK MEKTUP
Güncellenme Tarihi: 27-05-2011

Görüntüleme: 3600

Yazı Boyutu:  

Resim Galerisi
ÇOK FARK VAR SEVİLAY HANIM ÇOK......

Sevilay Hanım ilk farkı başlıkta siz vermişsiniz zaten. Gümülcineli soydaş, Diyarbakırlı ise VATANDAŞ.

Sayın Emine Erdoğan ve beraberindeki heyetle birlikte geldiğiniz bölge, 1981 yılından beri AB üyesi olan bir ülkenin kuzey doğusunda bulunan ve Bulgaristan ile Romanya AB'ye tam üye olana kadar, Avrupa Birliği'nin en geri kalmış bölgesidir. Bu bölgede yaşayanların büyük bir çoğunluğunu Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı Mensubu Yunan vatandaşları bizler oluşturmaktayız. Bölge zaten bu yüzden yakın zamana kadar AB'nin en geri kalmış bölgesi...
Sevilay Hanım, aşağıda farklardan bir kaçını görebilirsiniz.

* Bizler TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin de kuruluş senedi kabul edilebilecek Lozan Barış Antlaşması sonucu Yunanistan'a emanet edilmiş resmi bir Azınlığın mensuplarıyız, Diyarbakır veya başka illerde yaşayan Kürt kökenliler ise TÜRKİYE CUMHURİYETİ vatandaşları ve devletin kurucu unsurlarıdır.

* Yunan Vatandaşı statüsüne haiz biz Batı Trakya Türkleri 90'lı yılların başına kadar vatandaş haklarına dahi sahip değildik. Bırakın 2. Sınıfı 3. Sınıf vatandaş konumunda dahi değildik. İnsan hakları raporlarının pek çoğunda da yer aldığı üzere, bizler 1990'lı yılların başlarına kadar ehliyet alamıyor, evlerimizin çatılarını tamir edemiyor, Türkler arasında mal alım satımı yapamıyorduk. Hatta 1990'ların ikinci yarısına kadar dünyanın en büyük açık hava hapisanesi olarak adlandırılabilecek bir bölge olan dağlık bölgemizde yaklaşık 40 bin soydaşımız kendi köylerine giriş çıkış yapmak için devlet makamlarından izin almak zorundaydı.

* Batı Trakya Türk Azınlığı mensupları olarak bizler Yunan devletinin bölgemize yatırım yapmasını büyük bir özlemle beklemekteyiz. Yıllardır Batı Trakya'ya Yunanlı yetkililer ve müteşebbisler tarafından yatırım yapılmadığı gibi Türk vatandaşı müteşebbislerin yatırımları da zaman zaman engellenmektedir. Halbuki, başta GAP projesi olmak üzere Diyarbakır'da ve bölgede yıllardır yatırımlar yapılmakta ve bizlerde bu yatırımları gıpta ile izlemekteyiz.

* Sayın Emine Erdoğan tabiiki Yunanca bilmenin önemini de vurgulamıştır. Siz maalesef bu vurgulamayı da yanlış yorumlamaktasınız. Öncelikle, Batı Trakya'da Yunanca'nın azınlık öğrencilerine öğretilmeyişi bir dogma idi. Yunanlı öğretmenler azınlık okullarına Yunanca öğretmemek üzere tayin edilmişler ve bu uygulamayı neredeyse günümüzde de hala sürdürmektedirler. Evet, bizler için yaşadığımız ülkenin dilini öğrenmek ve en iyi şekilde konuşmak çok önemli ama azınlık hakları çerçevesinde pozitif ayrımcılık ilkelerine uygun olarak devletin bizim ana dilimizi öğrenmemizi desteklemesi icap etmektedir. Devlet bu konuda kendisi bir önlem almadığı gibi, Lozan Barış Antlaşması ve ikili antlaşmalar gereği üstlendiği yükümlülükleri dahi yerine getirmemektedir. Diyarbakır'da yaşayanlar eğitim hakkından ne zaman mahrum bırakıldı?

* Sevilay Hanım, size Batı Trakya'yı ve Batı Trakya Türklerini biraz daha tanıtayım. Bizler, vatanımız Yunanistan için şehit vermiş bir Azınlık mensuplarıyız ve şunu iyi bilin; karşılaştığımız tüm haksızlıklara ve ayrımcılıklara rağmen hiçbir zaman dağa çıkmayı düşünmedik. Bizler hiçbir zaman Yunanistan'ın bölünmesi yönünde çalışmalar yapmadık, bölgemiz hiçbir zaman TERÖRİST faaliyetlere konu olmadı.

* Kürt kökenlilere devlet memuru olma konusunda hangi sıkıntılar veya yasaklar uygulanıyor? Size bir de burasını anlatayım. Yunanistan'da devlet memuru azınlık mensuplarının sayısı son derece azdır. Rodop ilinde nüfusun %55'ini oluşturan azınlığın, Rodop valiliğinde görevli 206 memur arasında sadece 1 görevlisi bulunmaktadır. Yine 200 civarında görevlisi bulunan Gümülcine Belediyesinde 5 soydaşımız çalışmakta ve nüfusun %45'ini Türklerin oluşturduğu İskeçe'de 200 civarında görevlisi bulunan valilikte geçici sözleşmeli personel olan yaklaşık 10 soydaşımız dışında hiç bir soydaşımız resmi memur olarak çalışmamaktadır. Yine yaklaşık 200 civarında personeli bulunan İskeçe Belediyesinde sadece 2 memur ve 10 civarında temizlik personeli bulunmaktadır. Nüfusunun %85'i tarım kesiminde çalışan azınlığın, İskeçe ve Şapçı Yunan Ziraat Bankasında görev yapan yalnızca 2 memurunun 2009 yılı son aylarında görevlerine son verilmiştir.

* Türkiye'de Kürt kökenli bir vatandaşın Cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselmesi mümkün, ancak; Batı Trakya Türklerinin milletvekili dahi seçebilmesini önlemek için hâlâ çalışmalar yapılmakta, bırakın Cumhurbaşkanlığını bakan yardımcısı olmak dahi bizim için sadece bir hayal.

* Yunanistan teokratik bir ülkedir, buna rağmen, Batı Trakya Türk Azınlığı ikili ve uluslararası antlaşmalarla garanti altına alınmış kendi dini liderini seçme hakkından bile mahrumdur. Azınlığın seçmiş olduğu müftüleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına rağmen Yunan makamları tarafından tanınmamaktadır. 2007 yılı milletvekili seçimlerinden sonra Milli Eğitim Bakanı olan Gümülcineli Evripidis Stilyanidis yeni inşa edilmekte olan cami minarelerine teamüle aykırı olarak 7,5 metre yükseklik zorunluluğu getirmiştir. Halen Rodop ilinin Demirbeyli ve Kalenderköy, İskeçe ilinin Sakarkaya ve Dinkler köylerine bu kısıtlama çerçevesinde 7,5 metreyi aşan minare yapma izni verilmemektedir. Gerektiğinde münarelerimizin yüksekliği konusunda ilin metropolitleri de müdahale edebilmektedir. Nitekim Maronya ve Gümülcine Metropoliti Damaskinos Arabacıköy'e inşa edilmekte olan 16 metre yüksekliğindeki minareye müdahale etmiş ve Rodop valiliği imar müdürlüğüne gönderdiği 13 Kasım 1996 tarihli ve 650 protokol numaralı yazısıyla Arabacıköy Camii minaresinin köydeki kilise çan kulesinden daha yüksek olacağı gerekçesiyle 12 metreyle sınırlandırılmasını talep etmiş ve bunun acilen uygulanmasını istemiştir. Gümülcine ve İskeçe'de mevcut tüm tarihi camilerimizin üzerinden şehir planı geçmektedir. Buna göre arsasını kısmen veya tamamen kaybetmenin yanında camilerden açılan yol güzergahına çıktıkları için belediyeler tarafından şerefiye parası talep edilmektedir. Örneğin Gümülcine'deki eski caminin yanına açılan yoldan sonra camiden yüklü bir miktar şerefiye parası talep edilmiştir. Her platformda Batı Trakya Türk azınlığının dini vecibelerini özgürce yerine getirdiğini savunan yönetim 28 Ekim 2009 tarihinde Hemetli nahiyesinin yunanlı sekteteri tarafından müslüman Türk çocuklarının zorla kiliseye sokulması olayına seyirci kalmıştır. Son yıllarda Cami ve mezarlıklarımıza yapılan saldırılar oldukça artmıştır ortalama olarak yılda 4-5 defa azınlığın kutsal mekanlarına saldırılar yapılmaktadır. 2009 yılı içinde önce İskeçe Müsellim (Tekton) mezarlığına tecavüz edilmiş daha sonra sırasıyla Okçular camiine, İskeçe Hürriyet Camiine saldırılar olmuştur. Son olarak da 6 -12- 2009 tarihinde İskeçe Sünne Mahallesi Camiine taşlı saldırı yanında duvarlarına dinimizi ve milliyetimizi kötüleyen çirkin yazılar yazılmıştır, kutsal kitabımıza hakaret edilmiştir. Ayrıca Meriç (Evros) ilinde yaşayan soydaşlarımızın tamamen hayır için dağ başına yaptırmış oldukları Mehmet Hilmi çeşmesi Doğu Makedonya-Trakya Bölge Genel Sekreterinin 23-7-2009 tarihli ve 4121 portokol nolu kararıyla yıktırılmıştır. Bu saldırılar 2010 yılında da devam etmiş Azınlığın kurum ve kuruluşları pek çok saldırıya maruz kalmıştır. Önce Mart ayında Gümülcine Türk Gençler Birliği, Mayıs ayında Kırmahalle ve Kahveci mezarlıkları, Ağustos ayında Poşboş mezarlığı, Aralık ayında Beyköy camii saldırıya uğramıştır. 2011 yılının Şubat ayında ise Müslümanlar için büyük bir hakaret olarak algılanacak bir olay gerçekleşmiştir. Kavala'da bulunan tarihi Halil Bey Camiinin kapısına domuz başı çivilenmiştir. Daha sonra yine Gümülcine Uysallı köyü camiine saldırıda bulunulmuş ve kaldırım taşlarıyla camları kırılmıştır.

* Osmanlı döneminden kalma ve antlaşmalarla güvence altına alınmış vakıf malları talan edilmiş, yıllardır yapılan kamulaştırmalarla 1920'li yıllarda bölge topraklarının % 84'ü türklere aitken bugün bu oran % 25 civarındadır.

* Yunanistan'da bireysel tanımlama hakkına saygı duyulmaktadır. Bir kişi Türk olabilir, fakat iki kişi yan yana gelerek Türk olamaz. Bireysel tanımlama hakkını grup olarak kullanamazsınız. Bunun en güzel örneği derneklerimizdir. Yunanistan AİHM'in İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Evros Azınlık Gençleri Derneği ile ilgili Yunanistan'ı mahkum eden kararlarını uygulamamaktadır. Bunun yanında Yönetim 1983 yılında başlattığı Türk etnik kimliğini tanımama uygulamasını AİHM kararlarına rağmen sürdürmektedir. Etnik kimlikten sonra azınlık kelimesini de tanımak istemeyen yönetim 2009 yılında kurulmak istenen Güney Meriç Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği'nin Tüzüğünde "Azınlık" kelimesi yer aldığı için başvuruyu reddetmiştir ve son olarak 17 Şubat 2011 tarihinde İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneğinin kurulmasına izin vermemiştir.

* Türkiye'nin Devlet Televizyonu TRT 6 (Şeş) kanalını hizmete açışını bizler burada büyük bir gıpta ile izledik. Halbuki Yunanistan'da Azınlık basını susturuluyor. Azınlık radyolarına Yunanca yayın yapmadıkları için uyarı cezaları ve maddi cezalar uygulanıyor. İskeçe'de yayın yapan Tele Radyo ve Kral FM bu cezalara maruz kalmış iki radyomuzdur. Yine Azınlığımızın tirajı yaklaşık 1500-2000 olan haftalık Gündem ve Millet gazeteleri bir yayınlarından dolayı astronomik para cezasına çarptırılmıştır ve bu konu SEEMO ve AGİT Basın Örgürlüğü temsilcileri tarafından ele alınmıştır.

* Irk ayrımcılığının ve etnik temizlemenin bariz bir örneği ise Yunanistan Vatandaşlık Yasasının 19. Maddesi olarak bilinmektedir. 3370/1955 sayılı Yunanistan vatandaşlık yasasının 19. Maddesi uyarınca 1955-1998 yılları arasında 60 bin civarında Batı Trakya Türkü vatandaşlıktan çıkarılmıştır ve bugün hala bu soydaşlarımız vatandaşlıklarını geri alabilmiş değillerdir.

Sevilay hanım bu kadar farklılık yeter mi? Aslında Tuzcuköylü amcamız size çok güzel cevap vermiş, ama siz yanlışınıza devam edince gerçek bir misafirperverin yapması gerektiği gibi sizin haklılığınızı kabul eder gibi görünüp konuyu kapatmış. Biliniz ki, aslında o amca sizi hiç mi hiç haklı bulmamış aksine Anavatan Türkiye Cumhuriyeti'nden gelen ve üstelik de gazeteci olduğunu söyleyen bir bayanın bazı gerçekleri bu kadar yanlış yorumlamasına veya bilerek çarpıtmasına içerlemiştir.

İşte bu nedenle Sevilay Hanım, bu amcanın ve onun nezdinde bütün Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı mensuplarının gönlünü almanız lâzım. Bunun tek yolu da yaptığınız benzetmenin yanlış olduğunu kabul edip bunu düzeltmektir.

Aksi taktirde Batı Trakya Türkleri'nin hafızasında dünyadan bihaber bir basın mensubu olarak yer edineceksiniz!

İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ
YÖNETİM KURULU ADINA BAŞKAN
Av. Ahmet KARA