Ana Sayfa » Kültürel Etkinlikler
Avrupa Birliği Bakanı ve Maşmüzakereci sayın Egemen Bağış, İskeçe Türk Birliği'ni Ziyaret Etti
Güncellenme Tarihi: 11-10-2013

Görüntüleme: 3039

Yazı Boyutu:  

Resim Galerisi
Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanı ve Maşmüzakereci sayın Egemen Bağış 9 Ekim 2013 Çarşamba günü İskeçe Türk Birliği'ni ziyaret etti. Sayın Bağış'a, İskeçe Türk Birliği Başkanı Av. Ahmet Kurt ve diğer yöneticilerin yanısıra, Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu sayın Osman İlhan Şener, BTTADK Başkanı ve Gümülcine Seçilmiş Müftüsü sayın İbrahim Şerif, İskeçe Milletvekili sayın Hüseyin Zeybek, İskeçe Müftüsü sayın Ahmet Mete, DEB Partisi Genel Başkanı sayın Mustafa Ali Çavuş, Mustafçova Belediye Başkanı sayın Mustafa Cukal, BTTDD Teşkilat Başkanı Musa Yurt, İskeçe Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Yardımcısı İrfan Hacıgene, Sabık İskeçe Milletvekilleri, İskeçe Türk Birliği Sabık Başkanları, Kurum ve Kuruluşların temsilcileri ve çok sayıda İskeçe'li soydaş eşlik etti.

Dernek başkanı Ahmet Kurt, Batı Trakya'nın son yıllarda bayramları Türkiye'den gelen konuklar sayesinde erkenden yaşamaya başladığını söyledi. İTB'nin hukuki sürecini ayrıntılı bir şekilde anlatan Ahmet Kurt, Türkiye basınının Batı Trakya Türklerinin sorunlarına daha fazla yer vermesini istedi.

İskeçe Türk Birliği'nde İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek, Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Şerif, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş ve İskeçe eski milletvekili Ahmet Faikoğlu da kısa birer konuşma yaptı.

Daha sonra söz alan sayın Egemen Bağış, İskeçe Türk Birliği'nde yaptığı konuşmada kendisinin İskeçe damadı olduğunu hatırlattı. Kayınpederinin bundan yaklaşık 60 yıl önce 17 yaşındayken İskeçe'nin Horozlu köyünden, Türkiye'ye göç ettiğini ifade eden Bağış, "Onlar ailece Bursa'ya yerleşmişler, orada iş kurmuşlar. Kayınvalidem de Kırcali'den Yıllar sonra ben de onlara damat olarak, aslında Batı Trakya damadı oldum. Bugün buralarda bulunmaktan son derece mutluyum." dedi. Türkiye ile Yunanistan'ın NATO üyesi olarak iki müttefik olduğunu dile getiren Bağış, "Bugün Yunanistan'a bir saldırı olsa herkesten evvel Türkiye'nin koşup yardım etmesi lazım. aynı şekilde Türkiye'ye bir saldırı olsa, ilk önce Yunanistan'ın koşup yardıma gelmesi lazım. aslında biz bunu depremlerde gördük ve yaşadık. Marmara depreminde ilk yardıma gelenler Yunanlılar olmuştu. Atina depreminde de ilk giden biz olduk." diye konuştu. Türkiye olarak birçok konuda adım atma cesaretini gösterdiklerini kaydeden Bağış, aynı adımları Yunanistan'dan da beklediklerini söyledi. Bağış, "Bunun için eğer Yunanistan'ın cesaretlendirilmeye ihtiyacı varsa bunu da hep birlikte yapmamız gerekecek. Sizler bu ülkenin vatandaşları olarak siyasilerinizi cesaretlendirin, biz de komşuları olarak bunu yapalım. Ve bazı adımlar var ki, onları da eş zamanlı olarak atalım. Sizler burada asırlardır varsınız ve asırlarca da var olmaya devam edeceksiniz. Bizim ülkemizde de farklı kültürler var ve inşallah var olmaya devam edecek. ne Rumlar Türkleri, Rumlaştırabilir ne de Türkler Rumları, Türkleştirebilir. Herkes kendi kimliğini koruyacak. Bakın bundan 40 - 50 yıl önce Türkler, Almanya'ya işçi olarak gitti. Bugün Almanya'nın en iyi futbolcusu Mesut Özil. Türkiye milli takımına gol atmadıkça Mesut'un tüm gollerini biz de alkışlarız. Almanya adına en çok ödül alan film yönetmeni Fatih bizim çocuğumuz." dedi. Bakan Bağış, Türkiye olarak son yıllarda insan hak ve özgürlükler alanında, demokratik haklar alanında çok önemli açılımlar hayata geçirdiklerini söyledi. Bağış şöyle dedi: "Biz demokrasi alanında açılımlar yaptıkça, ekonomimiz gelişti, düzeldi. Demokrasi alanında sorunlar yaşayanlar ise, ekonomi alanında da sıkıntılar yaşıyor. Sizler birbirinizi sevin, sayın. Gelişmeye, kalkınmaya katkı yapın. Milletvekili seçiyorsunuz, bakan nasıl seçersiniz ona bakın.inşallah zamanla sorunlarınız çözülecek. Yunanlı yetkililere de söyledim. Tanımadığınız bu müftülerle, azınlık yetkilileriyle tanışın, sohbet edin dedim. sizleri tanıyınca seveceklerinden eminim. Eskinden bizler de Türkiye'de farklı inanç gruplarındaki liderleri pek önemsemiyorduk. Fakat son yıllarda bunlar değişti. Bakın ben üç - dört ayda bir Türkiye'de Rum patriğiyle, Ermeni, Süryani patriğiyle, Musevi hahambaşıyla buluşuyorum, sohbet ediyorum. Bazen yemek yiyoruz, kahve içiyoruz, çay içiyoruz. Bunların yararlı olduğuna inanıyoruz. İnşallah burada da bazı şeylerin değiştiğine hep birlikte şahit olacağız."