Bundan tam 40 yıl önce bugün 7 Aralık 1983 yılında Batı Trakya Türklerinin ilk sivil toplum kuruluşu olan İskeçe Türk Birliği'nin tabelası, polisler tarafından yerinden sökülmüştü.
"Batı Trakya'da Türk yoktur" diyerek, koskoca bir toplumun milli kimliğini inkâr ederek, isminde "Türk" ibaresi bulunduğu gerekçesiyle İskeçe Türk Birliği'nin tabelasının polisler tarafından yerinden sökülmesinin üzerinden tam 40 yıl geçti. Evet tam 40 yıl!
40 yıldır devam eden bir demokrasi mücadelesi,
40 yıldır devam eden bir hukuk mücadelesi,
40 yıldır devam eden insan hakları mücadelesi.
Dolayısıyla maruz kaldığımız ayrımcılığa, baskıya, inkârcılığa, haksızlığa, demokrasi ve uluslararası hukuk anlayışına aykırı uygulamalara karşı 40 yıldır süren bir mücadele.
7 Aralık 1983 tarihi Batı Trakya Türklerinin kimliğimize, tarihine ve kültürüne yapılan en büyük saldırı ve baskı hareketinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
7 Aralık 1983'te İskeçe Türk Birliği'nin dernek binasının girişinde bulunan Türkçe ve Yunanca tabelası yerinden sökülmüş, kısa bir süre sonra da dönemin İskeçe valisi tarafından, "Batı Trakya'da Türk yoktur" iddiası ve derneğimizin "kamu düzenine ve milli güvenliğe tehdit oluşturduğu" safsatasıyla kapatma davası açılmıştır. İskeçe Türk Birliği hakkında mahkeme tarafından yukarıda belirtilen tezlere dayanılarak verilen kapatma kararına karşı uzun bir adli süreç başlamış ve iç hukuktaki mücadelemiz tam 22 yıl sürmüştür. Bu uzun sürecin sonunda Şubat 2005'te Yunanistan Yargıtay Genel Kurulu, ne yazık ki İskeçe Türk Birliği'nin kapatılmasını onaylamıştır.
2005 yılı Şubat ayında açıklanan bu karar Batı Trakya Türk Azınlığında büyük bir hayal kırıklığı ve tepkiye neden olmuştur. Batı Trakya Türk Azınlığı, İskeçe Türk Birliği ve diğer Türk azınlık dernekleri hakkında verilen mahkeme kararlarını hiçbir surette hukuki bir karar olarak görmemiş, söz konusu kararların azınlığın Türk milli kimliğini inkara dayanan siyasi bir karar olarak nitelendirmiştir.
Bu aşamadan sonra hak arama mücadelesini uluslararası arenaya taşıyan İskeçe Türk Birliği, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2008 yılında açıkladığı kararda İskeçe Türk Birliği'nin kapatılma kararından dolayı Yunanistan'ı mahkum etmiş ve Yunanistan'ın bu kararla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğine hükmetmiştir. Ancak, Yunanistan 15 yıldan bu yana İskeçe Türk Birliği ve diğer Türk azınlık dernekleriyle ilgili AİHM kararlarını uygulamamakta ısrar etmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM İcra Dairesi ve diğer uluslararası kuruluşların AİHM kararlarını uygulaması yönünde çağrı ve baskılarını görmezden gelen Yunanistan, kendi söylemleriyle de büyük bir çelişki yaşamaktadır.
Batı Trakya Türklerini rencide eden, demokrasi ve uluslararası hukuk normlarından uzak bu zihniyet, azınlık toplumu ile, vatandaşı olduğumuz Yunanistan devleti arasındaki güven ilişkisini zedeleyen en önemli meselelerden biri haline gelmiştir.
İsminde "Türk" ibaresi olduğu için azınlık derneklerinin tabelalarının yerinden sökülmesi, Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu'nun milli kimliğinin inkârının adeta sembolü olmuştur. 7 Aralık 1983 tarihinde, isminde "Türk" ibaresi geçtiği için İskeçe Türk Birliği girişindeki dernek tabelasının yerinden sökülmesinin üzerinden tam 40 yıl geçti.
İskeçe Türk Birliği olarak, AİHM kararlarının uygulanması, derneğimizin yasal statüsünün ve tüzel kişiliğinin iade edilmesi ve 40 yıllık antidemokratik uygulamanın, baskı ve ayrımcılığın sona ermesi için verdiğimiz mücadeleyi büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz. 40 yılı geride bıraktığımız bu süreçte HAK ARAMA MÜCADELEMİZE katkıda bulunan İskeçe Türk Birliği'nin eski başkanlarına, yöneticilerine, bugüne kadar görev yapmış dava avukatlarına, derneğimizin üyelerine, tüm soydaşlarımıza ve haklı davamızda bizlerin yanında olanlara teşekkür eder, bu mücadeleden adalet tecelli edene kadar vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha haykırmak isteriz…